Dans eden bir yıldıza hayat vermek için, içinizde kaos olması gerekir.
Friedrich Nietzche

Ergenlik dönemi psikolojide “fırtına ve stres zamanı” olarak betimlenmiştir. Çocukluktan genç yetişkinliğe doğru ilerleyen ergen bu evrede fiziksel, hormonal, cinsel, sosyal, duygusal, kişisel ve zihinsel olarak büyük değişimler yaşamaya başlamaktadır. Tüm bu büyük değişimler içerisinde ergenin çatışma ve kriz yaşamaması elbette kaçınılmazdır.

Anne-babanın bu dönemdeki en büyük görevi ise bu değişimlerin neler olabileceği konusunda dilerlerse bir uzmandan yardım alarak, onları bu değişimlere hazırlamak, kaygıya veya korkuya kapılmadan olabildiğince yumuşak bir zeminde geçirmelerini sağlamaktır.

Hem ergen hem de anne-baba baktıklarında karşılarında ne bir çocuk ne de bir yetişkin olan bir birey görmektedirler. Geçiş evresinin doğal bir özelliği olan bu karmaşa iletişimlerine ve tutumlarına da oldukça fazla yansıyıp dönemin zorluğunu arttırmaktadır. Bu dönemde karşılıklı daha az örselenmek adına hem ergen hem de anne-baba bazı iletişim becerilerini değiştirmeli ve geliştirmelidir.

Ergenlik dönemindeki bireylerin fırtına ve stresini azaltmak ve iyi bir ilişki kurabilmek için her zaman bir ayağımızın geçmişte olması ve o zamanın acı ve neşelerini hatırlayabiliyor olmamız gerekiyor.