“Erkeğe Annelik Yaparsan, Sana Gelin Getirir”
Bazı cümleler vardır…
Duyar duymaz gülümsetir ama ardından içimizde bir yerleri sızlatır:
“Erkeğe annelik yaparsan, sana gelin getirir.”
Bu söz; kadınların ilişkide taşıdığı görünmez yükleri, rollerin nasıl karıştığını ve duygusal yorgunluğu özetler.
Birlikte yürümek mi, tek başına taşımak mı?
İlişki dediğimiz şey; birlikte yürümek gibidir.
Ayağınızın biri hareket ederken diğeri yerinde kalırsa durursunuz.
Biri hızlıysa, diğeri gerideyse, topallarsınız.
Ama her iki ayak aynı anda, aynı ahenkle hareket ederse…yürür, koşar ve hatta dans edebilirsiniz.
İşte bu yüzden bir ilişkide denge çok önemlidir.
Eşlik etmek varken, neden taşımaya çalışıyoruz?
Kadın Eş Mi, Müdür Mü, Anne Mi?
“Ben bu evde iki çocuk büyütüyorum: biri 5 yaşında, diğeri 45.”
“Uyandırmazsam işe geç kalıyor, toplantısını ben hatırlatıyorum.”
“Sevgilisi değilim artık, sekreteri gibiyim…”
Zamanla eş rolü kayar, yerini anneye bırakır.
Kadın hâlâ aynı evde, aynı sofrada ama başka bir rolde:
Yöneten. Hatırlatan. Taşıyan.
Ve bu rol değişikliği, sadece günlük hayatı değil, duygusal ve cinsel hayatı da derinden etkiler.
Arzu Otorite Tanımaz
Bu kısmı net söyleyelim:
Arzunun olduğu yerde otorite olmaz.
Otoritenin olduğu yerde de tutku barınmaz.
Sabah onu üç kez uyandırıp kahvaltısını hazırlayan, çantasına bilgisayarını koyan, ona sürekli direktifler veren bir kadın,
akşam romantik bir dokunuş beklediğinde hayal kırıklığı yaşar.
Çünkü artık eş değil, hayat menajeri ya da ona anne olmuştur.
Ve hiçbir erkek, sürekli direktif veren birine tutkuyla bağlanmaz.
Alışır, bağımlı hale gelebilir ama arzu duymaz.
Kontrolcü Kadın Sendromu
“Ben yapmazsam yürümez.”
“Onun yerine de ben düşünmek zorundayım.”
“Bir günlüğüne bırakayım evi, her şey dağılır…”
Tanıdık geliyor mu?
Sürekli kontrol eden kadın, ilişkiyi sürdürmek isterken farkında olmadan partnerinin büyümesini engeller.
Ve sonunda kendini yoran, yoruldukça kırılan, kırıldıkça uzaklaşan bir eşe dönüşür.
İlişkiniz dans değil, tek kişilik bir sahne şovuna dönüşür.
Peki Ne Yapmalı?
Yardım istemeyin, katkı isteyin.
Yardım, geçici bir lütuftur. Katkı, ilişkiye ait bir sorumluluktur.
Sorumluluğu paylaşın, bırakın o da yüzleşsin.
Her şeyi siz yaparsanız, onun öğrenme şansı olmaz.
Sorun: “Ben şu an eşimle ilişki mi kuruyorum, yoksa ona direktifler mi veriyorum?”
Eşinizle dans etmek istiyorsanız, adım atmayan biriyle sürüklenmeye çalışmayın.
Durun, konuşun, bekleyin.
Aksi hâlde bir gün, “Taşıdığınız” kişi, tutunarak yürümeyi öğrenmeden yanınızdan uzaklaşabilir.
“Erkeğe annelik yaparsan, seni sever…
Ama eşin gibi değil.
Annesi gibi.”
Ve bir gün, sizinle alışkanlıkla yaşarken,
bir başkasına tutkuyla bakabilir.
İşte o zaman, “sana gelin getirir” kısmı…
Artık sadece mecaz bir söylem olarak kalmayabilir.
“İlişkilerde eşitlik, aşkın en güçlü yakıtıdır.”
Emel Çetin Yalçın
Uzman Aile Danışmanı