Yazar: Uzman Psikolog Arman Demirci


Sınır Nedir ve Neden Sınır Koymalısınız?

Doğduğumuz andan özellikle iki yaşına kadar günlük yaşamın çok büyük bir bölümünü sadece haz duyduğumuz etkinlikleri yaparak geçiririz. Beslenme, boşaltım yapma, emme gibi dürtüleri sınırsızca yapmak isteriz. Bu doğal bir süreçtir. İnsan ya da hayvan fark etmez eğer sınır yoksa istediğimizi istediğimiz şekilde yapmak isteriz. İnsanlar sosyal varlıklardır. Hayvan türlerinin bazılarında da insanlarınkine benzer sosyal ilişkiler görülse de insan daha gelişmiş sosyal yapıya sahiptir.

Çocuklarımızı bu sosyal yapıya uygun yetiştirmek isteriz. Çünkü biz yanında olmadığımız zaman da nasıl davranması gerektiğini bilmesini isteriz. Çocuğun toplumda nasıl davranacağını da ilk başta aile öğretir. Çocuk kendi haline bırakılıp müdahale edilmezse kuralları öğrenemez hem özgüveni hem de öz saygısı zarar görebilir. Bu yüzden sınır koymak çocuğun gelişimi için hayati önem taşır.

Sınır koyamamak, özellikle son yıllarda ailelerin sıkça dile getirdikleri sınır olarak nitelendirmediği ama söz dinlememe hırçın davranma gibi ifade ettikleri sorundur. Aile duruma çocuk sebep olmuş gibi bakar. Ama olan yanlış rehber olmaktan ya da olumsuz davranışın bilmeden pekiştirilmesinden başka bir şey değildir. Sınır koymak aileye anlatıldığında “biz de ceza veriyoruz ama bana mısın demiyor” gibi cümleler duyarız. Yani aileler sınırı katı disiplinle eş tutarlar. Ama sınırlar evde ya da okulda uyulması gereken kuralları içerse de daha geniş ve bireyin hayatının her alanına dokunan bir kavramdır.

Aileler çocuklarına yaptırım uygulamak isterler. İşe yaramayan tekniklerini defalarda bıkmadan uygularlar. Bu durum ilişkiye zarar verir. Ama aileler aynı uygulamaya devam ederler. Çünkü başka bir yol bilmiyorlardır. Bu yazıda ailelerin dikkat etmeleri gereken ilk şey eğer uyguladığınız bir tepki işe yaramıyorsa yapmayı bırakın yerinde en azından etkili olabilecek bir tepki koymayı deneyin. Çünkü işe yaramayan uygulamalar zaman ilerledikçe çocuğa zarar vermeye başlayabiliyor. Özellikle rüşvet dediğimiz her şeyin karşılıklı olması gerektiği algısı oluşturmak tehlikeli olabiliyor. Diğer yandan ebeveynlerin zaman zaman kendilerinin otorite figürü olduklarını unutmaları sorunların başlamasına neden olabiliyor. Ebeveynler unutmamalıdır ki çocuğa rehberlik edecek kişiler kendileridir. Bu yüzden ebeveynler her konuda olmasa da birçok konuda bilgili olmaları gerektiğini unutmamaları gerekir. Çocuklarının sürekli kendilerini izlediklerini bu yüzden hareketlerine söylediklerine dikkat etmeleri gerektiğini de unutmamalıdır.

Çocuğuma Nasıl Sınır Koyarım?

Çocuğa sınır koymak çocuğu iyi tanımaktan, davranış yönetimini iyi bilmekten ve sabırlı olmaktan geçer. Çocuklar doğal olarak çevrelerini kontrol etmek isterler. Ebeveynler çoğu zaman bunun farkında bile olmazlar. Kendilerini çocuklarının peşinde koşarken ve bundan yorulmuşken bulurlar. Çocuklar ailelerine birçok istekle gelirler. Etkinlikler ya da eşyalar isteyebilir ya da okula gitmek istemeyebilir. Olumlu ya da olumsuz isteklere ebeveynlerinden bir cevap bekler. Çocuk cevabın veriliş şeklinde ve uygulanışına göre diğer isteklerini dile getirir. Aile sınırı koyarken adaletli ve mantıklı olmalıdır. Gerçekten olmayacak bir şeyse olmayacağını dile getirmelidir. Çocuğun bilmesi gereken bir şeyse ya da anlayacağı bir şeyse çocuğa anlayacağı dilde açıklanmalıdır. Eğer yapılmayacaksa da yapılmamalıdır. Yapılmama sebebi çocukla inatlaşmanın sonucu olmamalıdır. Kararlı durursanız çocuk sizin için bir yargıya varacaktır. “Annem/babam kararlı olduğunda geri adım atmıyor. Nedenini de açıklıyor, en iyisi üstelememek” algısı oluştuğu zaman hem çocuğunuzun gözünde daha farklı bir konuma geleceksiniz hem de çocuğunuz otoritenin verdiği adaletli karara saygı duymayı öğrenecek. İleriki yaşamında uyum sorunu yaşama riski azalacaktır.

Çocuklara sınır koyarken korkuyu kullanırsanız koşullu kurallar koymuş olursunuz. Korku faktörü ortamdayken davranışlar istediğiniz gibi olur. Sorun çözülmüş gibi görünür. Korku faktörü ortamdan gittiğinde olumsuz davranışlar gün yüzüne çıkar. Çünkü istenen davranışlar korku faktörü varken yapılır, o gittiğinde aynı davranışa devam etmek için bir sebep kalmamıştır ortada. Bu uygulama günü kurtarır. Ailede bir kişi ya da aile dışından birisi kötü olur ve durum idare edilir. Çocuk büyüdükçe işe yaramaz. Bu “şunu yaparsan şunu yapabilirsin” gibi rüşvet teklifleri gelmeye başlar. Rüşvet o işi yaptırır evet ama rüşvetin sonu yok ve yaş büyüdükçe rüşvetin boyutunu artırmak zorundasınız.

Çocuk özellikle okul ile ilgili yaptıklarını yapmalıdır. Bu konu ile ilgili yapılanlar bir şarta bağlanmamalıdır. Ödev yapmadıysa elbette bilgisayar oynamamalıdır. Ama bilgisayar ön koşul olmamalıdır. Ödev yapmadıysa da yarın öğretmenine kendisi hesap vermelidir. Ya da arkadaşlarının arasında o ödevi yapmayan olmalıdır. Bu olacaklar da tehdit olarak söylenmemelidir tabi ki. Temel olarak çocuğa yapacağı davranışın olası sonuçları söylenmeli yaparsa sonucuna katlanmalıdır. Tabi ki yapacağı şey kimseye zarar vermeyecekse izin verilmelidir. Çocuklar ebeveynlerini çok iyi tanırlar. Ebeveynlerinin sınırlarını bilirler çünkü o güne kadar birçok kez test etmişlerdir. Ne zaman kızacaklarını, ne zaman pes edeceklerini ve ne zaman istediğini yapacaklarını çok iyi bilirler. Çocuk tabi ki ebeveynlerini tanımalı ama büyükler çocukları daha iyi tanımalı ki çocuklarına iyi bir rehber olabilsinler.